Ugly Bethy

Aldığı onca övgüden ve başrolünde yer alan America Ferrara’nın kazandığı birçok ödülden dolayı “Ugly Betty”ye bir göz atmaya karar verdim. Acaba biz mi bir şeyleri gözden kaçırıyorduk, “Ugly Betty” gerçekten bir komedi efsanesi miydi, yoksa Amerikan halkı gerçekten iş komediye gelince oldukça zevksiz miydi? Bu sorunun cevabını yazının sonunda öğreneceksiniz.




Betty Suarez, Queens’te babası ve kardeşleriyle birlikte yaşayan ve pek de güzel denemeyecek bir kızdır. Hırslı, istediğini elde etmeyi bilen ve çalışkan biridir. Tek ideali günün birinde bir dergiye sahip olup, onu yönetmektir. Bu amaçla okul sonrası ilk iş başvurusunu Meade Yayıncılık’a yapar. Amacı bir dergide siyaset, dış politika gibi konular üzerine yazmaktır. Ancak dış görünüşü nedeniyle başvurusu reddedilir. Hemen ardından da “sevgilim” diyebileceği tek adam onu bir başka kız için terk eder. Betty hayatının gidişatını ve ileride yapmak istediklerini sorgulamaya başlar. Lakin beklenmedik bir gelişme olur ve Betty, Meade Yayıncılık dergilerinden olan yüksek tirajlı ve ikon konumundaki moda dergisi Made’de işe alınır. Bu işe alımın arkasında yayın evinin büyük patronu Bradford Maede’in parmağı vardır. Bradford’un, Made dergisinin başına getirdiği oğlu Daniel tam bir playboydur. Asistanlarıyla bile gönül eğlendirmektedir. Babası bu duruma bir son vermek amacıyla dış görünüşünden dolayı oğlu Daniel’in ilgisini çekmeyeceğini düşündüğü için Betty’yi işe aldırır.



İşe alınış gerekçesinden habersiz olan Betty bir moda dergisi için çok uygun bir tip değildir. Giydikleri, hali hareketleri dergi içinde alay konusu olur. Betty ise sadece işine odaklanmıştır ve tek amacı patronu Daniel’i memnun etmektir. Ancak Daniel, Betty’nin asistanlığından memnun değildir. Onu yerine daha güzel bir kızla çalışmayı istemektedir. Bu amaçla Betty’ye eziyet edip onun işten çıkmasını sağlamak ister ve bunda başarılı olur. Betty dergiden ayrılır ve ailesinin geçimini sağlamak, babasının ilaçlarını temin edebilmek için başka işler aramaya başlar. Fakat Daniel zor durumdadır. Kendisinin hak ettiği yerde Daniel’ın olduğunu düşünen derginin editörlerinden Wilhelmina ona karşı çalışmaktadır. Wilhemina, Daniel’ın büyük çaplı bir reklam projesini sabote eder. Daniel’ı durumdan sadece Betty’nin hazırladığı reklam stratejisi kurtarabilecektir. Daniel, Betty’yle görüşmeye gider ve onu yeniden işe dönmeye teşvik eder. Betty işe geri dönmeyi kabul eder ve hazırladığı reklam projesiyle derginin büyük çaplı bir anlaşma yapmasına vesile olur. Betty günü kurtarmıştır, patronuyla arası iyidir. Hatta patronu, inceden inceye Betty’den hoşlanmaya bile başlamıştır.

Evet, hikaye bu. Betty dergiye döner ve sonrasında aksiliklerle, karışıklıklarla, düşmanlıklarla dolu bölümler sürüp gider. Çirkin bir kız moda dünyasının kalelerinden birinde önemli bir konumadır. İnsanlar ondan rahatsızdır ancak o işini iyi yaptığı için başarıya ulaşmayı bilir. Olan biten bu.



Peki bu dizi neden bu kadar tutuluyor Amerika’da? Dünyada birçok ülkede pembe dizi olarak yayınlanmış ve genel olarak yalnızca belirli bir bayan kitlesinin dikkatini çekmiş olan “Çirkin Betty” konsepti Amerika’da niçin bu kadar popüler oldu? Açıkçası hiçbir fikrim yok. Bunun tamamen Amerikan halkının yapısıyla alakalı olduğunu düşünüyorum. Dizide bana komik gelen veya bir sonraki bölümde ne olacak acaba dedirtecek hiçbir şey yoktu. Oldukça sıradan bir pembe dizi havası hakim. Dizinin devamlı izleyicileri yanlış anlamasın ama “Ugly betty”de bu kadar olay yaratacak bir hikaye kesinlikle yok. Ayrıca America Ferrara da sempatikliğinin haricinde çok da büyük bir kabiliyete sahip değil. Hatta birçok usta ismin önüne geçip de ödül kazanabilecek bir oyuncu hiç değil bana kalırsa. Benim gözümde “Ugly Betty” tamamiyle Amerikan halkının zevksizliği ve oldukça başarıyla kotarılmış bir pazarlama fikrinin ürünü.

Bu yazdıklarımın üzerine diziye haksızlık yapmayayım diye birkaç bölüm daha izledim. Dedim, belki devam ettikçe farklı bir şeyler vardır. Ama gördüm ki yokmuş. Görüşlerimde hiçbir değişiklik olmadı. :)